Dünya genelinde 5 milyarı aşkın sosyal medya kullanıcısı bulunuyor. Bu, geçen yıla göre 266 milyon kişilik bir artış anlamına geliyor. İnternet kullanıcı sayısı ise 5.44 milyar. Bu da dünya nüfusunun üçte ikisinden fazlasının artık “çevrimiçi” olduğunu gösteriyor. Türkiye’deki durum ise şöyle:

– 2024 Ocak itibarıyla Türkiye’de internet kullanıcı sayısı 74.41 milyon ve internet penetrasyon oranı %86.5.

– Türkiye, Ocak 2024 itibarıyla 57.5 milyon sosyal medya kullanıcısına ev sahipliği yapıyor, bu da toplam nüfusun %66.8’ine denk geliyor.

– Türkiye’de 2024’ün başlarında 80.69 milyon cep telefonu bağlantısı aktif ve bu sayı toplam nüfusun %93.8’ine eşit.

Türkiye’nin toplam nüfus dağılımı yaş gruplarına göre:

– %7.2’si 0-4 yaş arasında.

– %12.7’si 5-12 yaş arasında.

– %7.4’ü 13-17 yaş arasında.

– %10.3’ü 18-24 yaş arasında.

– %15.6’sı 25-34 yaş arasında.

– %15.1’i 35-44 yaş arasında.

– %12.9’u 45-54 yaş arasında.

– %9.9’u 55-64 yaş arasında.

– %9.1’i 65 yaş ve üzeri.

2024 başında, Google’ın reklam kaynaklarına göre, YouTube’un Türkiye’de 57.50 milyon kullanıcısı var. Reklam erişim rakamlarının aylık aktif kullanıcı sayıları ile aynı şeyi temsil etmediği, YouTube’un reklam izleyici kitlesi ile toplam aktif kullanıcı tabanı arasında anlamlı farklar olabileceği belirtiliyor. Ancak, şirket verilerine göre, YouTube’un 2024’ün başlarında reklam erişimi, yılın başında Türkiye’nin toplam nüfusunun %66.8’ine eşit. Bu, YouTube reklamlarının Ocak 2024’te Türkiye’nin toplam internet kullanıcı tabanının %77.3’üne ulaştığı anlamına geliyor. Türkiye’deki YouTube reklam izleyici kitlesinin %49.6’sı kadın, %50.4’ü ise erkektir.

Bu bilgiler, dijital teknolojilerin günlük yaşamda giderek daha fazla entegre olduğunu ve internet ile sosyal medyanın iletişim, iş, eğitim ve eğlence platformları olarak öneminin arttığını yansıtmaktadır. Türkiye’ye özgü daha detaylı bilgiler de dahil olmak üzere, daha ayrıntılı içgörüler için [WeAreSocial’ın web sitesindeki tam “Digital 2024” raporuna](https://wearesocial.com/us/blog/2024/01/digital-2024/) göz atabilirsiniz.

Hâl böyleyken, web 3 teknolojisinin nimetleri ile de artık normalleşen tüm medya dinamiklerinin ve şu an denenen tüm projelerin gün be gün evimizin içine misafir olmalarına ramak kaldı. Sadece evimize misafir olsa iyi, hepsi beynimizin derinliklerine işlenip farkında olmadığımız davranış biçimlerine dönüşmeye de aday..

Bu medya tiplerindeki çeşit çeşit reklamların renkli ve dikkat çekici dünyası, çocukların hayatında bizlere nazaran çok daha erken bir dönemde yerini aldı bile. Özellikle 0-6 yaş arası çocukların zihin yapısının biz, yetişkinlerden ne kadar farklı olduğunu biliyoruz. Bu yaş grubundaki çocuklar, bilinçaltının en etkin olduğu Theta seviyesinde bir zihin faaliyeti gösteriyorlar, bu da onların gördüklerini yetişkinler gibi analiz edemedikleri anlamına geliyor. Araştırmalar, bu yaşlardaki çocukların çevrelerinden gelen bilgileri sorgulama yetisinin tam olarak gelişmemiş olduğunu da söylüyor. Örneğin, bir çalışmada, çocukların reklamları gerçek dünyanın bir yansıması olarak kabul etme eğiliminde oldukları gözlemlenmiş. 

Reklam, bir ürün, hizmet ya da fikri tanıtmak, bilgi vermek, ikna etmek ve biz tüketicileri harekete geçirmek amacıyla hazırlanan görsel, işitsel veya yazılı iletişim biçimi. Reklamlar; televizyon, radyo, internet, dergi, gazete gibi geleneksel medya kanallarının yanı sıra, dijital pazarlama, sosyal medya, açık hava reklamları ve hatta ürünlerin üzerindeki logoların qr kod’larından dahi  karşımıza çıkıyor. Baksanız da görmeseniz de beyniniz onları bir güzel işliyor..  Günümüzde, çocuklar sadece evde televizyon karşısında değil, internet, mobil cihazlar ve hatta alışveriş yaparken bile sürekli olarak reklamlarla bombardımana maruz kalıyor. Bir araştırmaya göre, çocuklar 2024 yılı itibariyle günde ortalama 3 saati medya tüketimiyle geçiriyor ve bu süre zarfında yüzlerce reklam mesajı ile karşılaşıyorlar. 

Ebeveynler olarak çocuklarımızı bu sürekli reklam bombardımanından nasıl koruyabiliriz? Tabii ki kısmen.. İşte çocuklara sağlıklı bir medya tüketimi alışkanlığı kazandırmanın 4 adımı: 

1. **Farkındalık Yaratın:** Çocuklarınızla yaş seviyesine göre, karşınıza çıkan reklamlar hakkında konuşarak başlayın. Reklamın ne amaçla yapıldığını, reklamlardaki ürünlerin gerçekte nasıl kullanıldığını ve reklam dilinin ne olduğunu aranızdaki oyun kurguları ile anlatın. Örneğin, bir canlandırma oyunu ile alışveriş gibi. 

2. **Sınırlar Koymak:** Medya kullanımını sınırlayarak çocuklarınızın maruz kaldığı reklam miktarını kontrol altına alın. Belirli saatlerde televizyon izlemelerine veya internet kullanmalarına izin verin. Verdiğiniz cihazların “kids” modülüne dikkat edin. Kids modülünde bile olsa gözünüzü ayırmayın. Siz de kids modülünü açıp hangi deneyime maruz kaldığınızı arada bir “stalk”layın. 

3. **Eleştirel Düşünme Yeteneklerini Geliştirin:** Çocuklarınıza reklamların neden yapıldığını ve nasıl manipülatif olabileceğini öğretin. Onlarla birlikte reklamları izleyin ve “Bu reklam bize ne satmaya çalışıyor?” gibi sorular sorarak düşündürün.

4. **Alternatif Eğlenceler Sunun:** Çocuklarınıza reklamsız alternatifler sunarak zamanlarını kaliteli bir şekilde geçirmelerini sağlayın. Kitap okumak, spor yapmak veya sanatsal aktiviteler çocukların yaratıcılığını desteklerken, reklamların olumsuz etkilerinden de uzak tutar.

Çocuklarınızın medya ile sağlıklı bir ilişki kurmalarını sağlamak, onların bilinçli tüketiciler olarak büyümelerine yardımcı olacaktır.

Unutmayın, tüketim kavramı, Latince “consumere”den geliyor ve yiyip bitirmek, yutmak, tüketmek anlamlarına gelen fiilden türemiş. 19. yüzyıl sonrasında ortaya çıkan tüketim toplumunda tüketim, yalnızca insan ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik değil, aynı zamanda kişilerin sosyal statü ve kimliklerini belirleyen, kişilere prestij sağlayan, toplumda kişileri üst sınıflara yükselten, kişilerin bir gruba ait olmasını sağlayan bir eylem haline gelmiştir. Bu sebeple mutluluğu “tüketmek”le değil, “yaşayarak ve kendi içindeki mutluluğu bularak” kodlayan çocuklar yetiştirebilmemiz dileğimle..

Kısa kısa;

– Geçtiğimiz günlerde İstanbul, Taksim Narmanlı Han’daki İlüzyon Müzesi’ini ziyaret etme fırsatı buldum. 4 yaşına kadar çocuklar için ücretsiz olan bu müzeyi bir gün taksim turu yaptığınızda programınıza dahil etmenizi öneririm.

– Duru Tiyatro’daki (İstanbul, Ataşehir) Bremen Mızıkacıları’nı beğeni ile izledik, tavsiye ederim.

– Bayram tatilini güç toplayıp şehir dışında geçirme fırsatı bulunca birkaç öneri de yine deneyimlerime dayanarak iletmek isterim;

                  -Kapadokya, Çavuşin’deki değerli ekibinin misafirperverliği ile soğuk havada bile içimizi ısıtmayı başaran Phocas Cave Otel’i bulun ve mutlaka konaklayın imkanınız olursa. Ama en değerlisi gitmişken, Göreme’de yaşına göre çocuğunuza ebru yaptırın veya siz yapın görsün. Aynı şekilde topraktan çanak yapmayı da deneyin gitmişken. Ve güzel atlar diyarındaki bir attan iznini isteyip kızınızı/oğlunuzu kısa da olsa bir tura çıkartın.. 

– En önemlisi hep anlatın.. Çocuğunuza anlatın, siz de bakın, görmediklerinizi görün ve paylaşın. 

Hayatta olan, olmayan, kalan, giden tüm annelerin günü kutlu olsun.

Güzel bir yaz gelsin.

Sevgilerimle,

Melis Eryiğit Samir

Share this content: