Bu topraklarda bir kız çocuğu, buluğ çağına gelmeden daha, bekaretini korumazsa namussuz olacağını bilir. Evlendiğinde eşinden başkasına aşık olursa, namussuz olacağını bilir. Boşanacaksa eteklerinin zil çalacağını, namussuz olacağını bilir. Boşanırda tekrar aşık olursa hiç hayası kalmadığını, namussuz olduğunu bilir. Hele ki çoluk çocuk varsa ve aşık olursa, tüüü o namussuzun anneliğinedir. Çocuklar büyüdüyse, yaşından başından biraz utancı varsa aşık olursa namussuz olacağı bilir. Bir kadına AŞKI DENEYİMLEMEK, her yaşta namussuzluk getirir bu cinsiyetçi coğrafyada.
Asırlardır bütün sanatçılar aşk duygusundan esinlenip eserlerini meydana getirmiş, başyapıtlarını yapmış olsa da, azıcık aklı varsa kadının, kafası basıyorsa, aşk yoktur der, aptal değildir.
Bu topraklarda bir erkek buluğ çağına girdiğinde, milli olmalıdır erkek olabilmek için evvela. Evlenir eşinden başkasına aşık olursa, Romeo olur, Ferhat olur, Mecnun olur. Boşanırsa şayet serbesttir atış her zamanki kadar, tek gece çok gece fark etmez, elinin kiri olur, bir sabuna suya bakan. Çocukları varsa da olsundur, erkektir, ihtiyaçları vardır ve her şeyden öndedir.
Erkek her türlü, her yaşta her koşulda aşkı deneyimlerken, kadın aşkı DENEYİMLEMEYİ seçtiği anda “namussuz” olur. Çok acayiptir ki kadını “aşıktan” “namussuza” çeviren tek kriter deneyimdir. Nedir değişen kadında aşkı deneyimlediğinde? Cevabı vereyim ama ağzınız açık kalmasın. Namuslu bir kadının tek sıkımlık aşk deneyimleme hakkı vardır. Tek bir kişiyle olur o da resmi kurum onayı olmak kaydıyla. Yanlış anlaşılmasın kadını korumak için var gücüyle uğraşır bu toplum niyetler çok iyidir. O kadar iyidir ki, deneyimleyene kadar koruyan toplum, deneyimlediği anda, kadına yaftayı basar “namussuz”. Herşey müstehaktır artık, güya koruma kalkanı, sivri uçlu oklara döner, namussuz kadına fırlatılan. Kadın erkek bekçisidir kadını namussuzluktan korumanın, ve bir de Allah’cılığa soyunmuş günahkar avcıları vardır olmazsa olmaz.
Monica Belluci’nin oynadığı, “Malena”’yı izlemişsinizdir mutlaka, toplumdaki bu namus koruyucularının kimler olduğunu parmağıyla gösteren nadide bir örnektir. Kasabaya güzelliğiyle ün salmış Malena, askerden kocasının dönmesini beklerken, birileri de hasretle onun namussuzluğunu beklemektedir. Bilhassa kadınların kuyruk acısı ile nasıl gaddarlaşıp Malena’nın sonunu getirişini izlerken, kadın olmaktan utandım desem yeridir.
Bizim güzide toplumumuzda bu kadar ağır bir sıfatken “namussuzluk”, bir kadının bile isteye, bu sıfatı aldığına inanmak olsa olsa garip bir fantezinin ürünüdür. Yahutta hemcinslerimin, deneyimi değersizleştirip, kendi değerini artırma manipülasyonudur. Sahi bir gün aldatan erkeğe gösterdiğimiz müsamahayı kadına da gösterebilecek miyiz. Ben erkeğe de müsamaha göstermiyorum dediğinizi duyar gibiyim. Beraber analiz edelim, eşini aldattığını duyduğunuz bir çok erkeğe duyduğunuz anda kızıp sonra unuturken, aldatan kadınsa en aşağılık yakıştırmaları yapıp, hayatınızdan uzaklaştırmadınız mı? Bir de kadına uyguladığınız bu tecriti ahlaklı insan kisvesi altında yapmış olmanız, cinsiyetçiliği fark edilince, ne büyük yanılgı. En tuhafı da kendisini aldatan eşini affedip, eşini aldatan kadınla ilişiğini kesen ahlak abideleri. Bu çelişki midenizi bulandırmıyorsa bir kadın olarak, geçmiş olsun ahlakınıza da hakkaniyetinize de, omurganıza da.
Bir hırsız düşünün, aç bebeğini doyurmak için çalıyor, bir diğeri zenginliğine zenginlik katmak için. İkisini aynı kefeye koymak körlük değil de nedir? Bir katil düşünün canını korumak için öldürüyor, bir diğeri hunharca öldürmekten zevk alıyor. Her fiili suç yapan düşünce, arkasında gizlenen gerekçesidir. Bir kadın aldattığında bir adamı kimse gerekçesine bakmadan “namussuz” diyebiliyorsa şayet, namussuzluk bu toplumdaki en faşist, en ayrımcı, en kadına özgülenen suçtur. Ölüm diye kesilir cezası çoğu kez ne yazık ki kadının. Nice kadın gözlerini yummuşken hayata “namussuz” olduğu için, nicesi dayak yedi, nicesi tecrit edildi ya, ahdım olsun; namussuzların en namussuzu olacağım!
Sevgiler…
Av. Melek Gülden Yılmaz
Share this content: